14 Nisan 2017 Cuma

Salkım Saçak Bir Akşam

Salkım saçak bir akşam. Saat yarımı aştı. Günlerim gecelerime aşık, gecelerimin yarası ağır, gündüzlerime değdi geçmişim...  Ne nağmeler dinlettim kendime, çatallandı sesim, kısıldı, titredi... Konuşamasam da, kusamasam da içimdeki kelimeleri, yazdım... Oysa ne bir eksik kaldım kendimden, ne bir eksik vardı... Belki temiz değildi kağıdım, yırtılmış kenarlarıyla bekliyor ve ben bakıyordum ona, yıpranmış kelamlarımla buluşturdum. Yıllanmış sakallarımdaydı beyaz, tıpkı kararmış kağıdımın köşesine sinmişçesine parıldadı köşesinden. Gecenin karanlığında parlayan bir yıldız tanesi gibi. Karşıdan ne kadar da küçük görünse aslında bir devdi, içine dünyaları sığdıran, yüreğinde dizeleri gizlemiş bir dev... 
Avuçlarımı birleştirdim, kolay görünse de değil, yorulmuş bir dünyanın yorgun, yavaş ve istemsiz dönüşlerine tutundum, kendime pay çıkardım, sürprizlere alıştırdım kendimi, düşündüm, artık eskitmiyor cümleler, zifiri karanlıkta durgun hareketlerle geçiyorum dünümden...
Dizdiğim kelimeler kısa, özünde kayboldum, özümde benim, bir döngü içinde yalpaladım, bu benim kendimle savaşımdan başka bir şey değil, kendimle geçim savaşlarıma mağlubum. Kaybettiğim zaferlerin çoğu kendime, ne beklentilerime bir cevap buldum ne de beklentilerimin cevabını, iki farklı ses içinde boğulmuş, içinde birkaç umut kalıntısına sığınmış bir zamandayım...
Vesselam


2 yorum:

  1. Hayatımızın değişik dönemlerinde benzer duyguları yaşıyoruz. Bence yaşamayan yok gibidir; varım diyen de yalan söylüyordur, ya da ölmüştür de haberi yoktur. :)

    YanıtlaSil
  2. azılarınızı okudum. Bende blogger'a yeni katıldım. Desteklerinizi bekliyorum.İzleyici olarak size katıldım. İyi günler diliyorum.

    YanıtlaSil