16 Aralık 2019 Pazartesi

Sen Hiç Büyüme Çocuk

Kırmızıya çalan hava, çiseleyen yağmur, kar yağdı yağacak. Boğazına kadar çekili fermuarın,  kafanda kapişon. Şalın sımsıkı yapışmış boynuna. Yüzündeki ıslaklık artıyor. Yolunu kaybetmiş, rotasız, yürüyorsun. Birbirinin ardı sıra yürüyen insanlar, omzunun çarptığı binlerce farklı hayat geçiyor yanından. Bir koşuşturmacanın ortasındasın. Başını kaldırdığın semâda çıkmayan sesinin yankısı, sessiz yağan damlalar damlıyor üzerine. Ve öğrenecek daha çok şeyin olduğunun sinyallerini veriyor beynin. Yavaş yavaş zamanı kaybediyorsun, saç tellerini kaybediyorsun, göz numaran büyüyor mesela, astigmat artık daha çok ağrıtıyor başını, daha çok kitap okuyorsun.
Ve bir takım çantan var,  muslukları sen tamir ediyorsun, yönü bozulan antenin ayarlayan kısmında sen varsın, kumanda senin elinde, istediğin kanalı izleyebilirsin, istediğin saatte eve gelebilirsin. Çünkü bir eksiksin, artık baban yok, sırtın boşlukta, düştüğün çukur sana dar, kalıplaşmış kelimeler sıkıyor boğazını, tüm acı tebessümler senin üzerinde. Eskiden korktuğun mezarlık evin oluyor. Orada öğreniyorsun kendi kendine konuşmayı, toprakla, çiçeklerle aran eskiye nazaran daha iyi, telefon çekmiyor, internet yok diye hiç gitmediğin o köye artık uzak kalamıyorsun, çünkü baban orada, o dağ oraya göçtü, orada düştün ve düştüğün yer sana kalkman için fırsat vermiyor,  işte şimdi büyüdün. Küçükken sandığın cinsten değil...
Boşver,
Sen hiç büyüme çocuk..

4 yorum:

  1. Abi dağıttın bizi. Yazan yüreğine sağlık.

    YanıtlaSil
  2. Keşke hiç büyümesek hep küçük kalsak.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bazen bir şeyler bizim istediğimiz gibi değil, olması gerektiği gibi oluyor. Bundada bir hayr olduğunu bilip, olanları, böyle olması gerekiyormuş gibi görmek lazım.

      Sil